Milletvekili Gürban, Kanun teklifinde işsizlik sigortası ve emekli maaşlarının vatandaşların en büyük sorunları olduğunu ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti; "Bu konular oldu bittiye getirilecek kadar basite indirgenemez. Bu konular tali komisyonlarda titizlikle görüşülmelidir. Komisyonlarda bütün paydaşlar fikirlerini dile getirdikten sonra ortak akılla sorunlar çözümlenmelidir. Sonrasında Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşmeler etraflıca yapılmalıdır. Ülkemizin en önemli sorunlarını müzakere ederken gayemiz siyasi çıkar değil, vatandaşlarımızın çıkarı olmalıdır. Sizce bu kanun teklifi necip halkımızın ihtiyaçlarını karşılıyor mu? Toplumun büyük bir kesimi maddi kaygı yaşamakla birlikte asgari ücretliler ve emeklilerimiz iktidar tarafından âdeta kaderlerine terk edilmişlerdir".
ASGARİ ÜCRETTEKİ YÜZDE 49 ARTIŞ NEYE GÖRE YAPILDI?
Asgari ücretteki yüzde 49'luk artışta algı yapıldığını belirten Gürban, "Asgari ücrete, malumunuz, yüzde 49'luk bir artış yapıldı. Peki, biz bu yüzde 49 artış oranını neye göre belirledik? Kamuoyunda sürekli tartışılan, TÜİK'in açıkladığı enflasyon oranlarına göre belirledik. Hükûmet, memurlarımıza, asgari ücretlilerimize, aylıklarına yansıtılan enflasyon oranındaki artışı zam olarak açıklamaktadır; burada da algı yapılmaktadır. Hükûmet tarafından zam olarak açıklanan bu oranlar zam değil, emekçilerimizin enflasyon farkıdır. Esasında enflasyon farkının maaşlara yansıtılması konusunda da ciddi eksiklikler vardır. Bir memur veya asgari ücretli düşünelim, enflasyon karşısında eriyen maaşının 2023 yılındaki enflasyon farkını 2024 yılında almaktadır. Vatandaşımızı enflasyona ezdirmemek böyle mi oluyor? Enflasyonla mücadele böyle mi yapılıyor? Sen 2023 yılının enflasyon farkını 2024'te ver, vatandaş da inim inim inlesin"! ifadelerini kullandı.
VİCDANLARINIZA SESLENİYORUM
2024 yılının Ocak ayına. 2023 yılının enflasyon farkını alan vatandaşların daha 2024'ün ilk aylarında bir zam furyasıyla karşılaştığını belirten Gürban, "Üstelik belirlenen oran bütün bir yılı kapsıyor. Artan enflasyon düşünüldüğünde, yaklaşık ilk dört-beş ay içinde bir ailenin geçinebilmesi imkânsızdır. Şimdi vicdanlarınıza sesleniyorum: Vatandaşlarımıza bu reva mı? Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değildir. 4 kişilik bir aile düşünelim, Ankara'da en düşük simit ücreti 10 TL; aile üyeleri 3 öğün sadece 1 adet simit yese günde 120 TL yapar, ayda 3.600 TL yapar. Ulaşım bedeli ve en düşük kira ücreti eklendiğinde bu ailenin başka bir şey yiyip içmesi, çocuk okutması mümkün değildir. Değerli hazırun, hangimiz bu şartlarda yaşıyoruz? Her bir vatandaşımıza en az yoksulluk sınırı üzerinde gelir sağlamamız gerekmektedir" dedi.
TABLO ORTADADIR
Bu durumun bir de işveren kısmına değinmek istediğini söyleyen Gürban, "Bir asgari ücretlinin işverene maliyeti 282 bin lira, asgari ücretlimizin eline geçen miktar 204 bin lira yani maliyetinin yüzde 72'si. Bazı ücretlilerimizde işveren maliyetinin yüzde 55'i işçiye, yüzde 45'i devletin cebine gitmektedir. Bu durumun sebebi artan vergi oranıdır, . Hükûmet uyguladığı vergi politikasıyla her bir işçimize ortak olmuştur.Şahsen en çok hicap duyduğum konulardan biri de emeklilerimizdir. 2024 yılı boyunca yaşanacak enflasyonu düşündüğümde gerisini hiçbir şekilde açıklayamıyorum. Gelin, emeklilerimize verdiğimiz 10 bin liralık ücretle fazla değil, sadece bir ay biz geçinmeye çalışalım. Madem bunu emeklilerimize reva gördünüz, buyurun hep beraber aynı ücretle geçinelim. İvedilikle emekli aylıkları asgari ücret seviyesine getirilmelidir. Seyyanen zam yapılmalı ve taban aylığa yansıtılmalıdır. Ayrıyeten, emeklilerimizin kendi içerisindeki dengesizliklerin de giderilmesi gerekmektedir. Prim kazancı, prim ödeme gün sayısı eşit olanların maaşları eşitlenmelidir. Bunun için 2000 sonrası intibak düzenlemesi yapılmalıdır. Emeklilerimiz yıllarca çalışıp alın terlerini akıttılar. Siyasiler olarak her bir emeklimize hak ettikleri hayat şartını sağlamak zorundayız. Bu bizim en asli görevlerimizdendir. Emeklilerimizi açlık sınırı altında maaşa mahkûm etmek bizlere yakışır mı? Bizim annemize babamıza yapmadığımızı hiçbir vatandaşımıza da yapmamamız gerekmez mi? 2002 yılında en düşük emekli maaşı asgari ücretin 1,32 katıydı, bugün ise 0,58 katına düştü. Emeklilerimizin alım gücü neredeyse yok oldu. Yirmi iki yıldır iktidarınızda geldiğimiz nokta ne yazık ki emekçilerimiz için içler acısı. Yirmi iki yıldır çözemediğiniz, çözmeyi beceremediğiniz sorunları biz İYİ Parti olarak çözmeye talibiz. Ocak 2002'de en düşük emekli aylığı 216 TL, asgari ücret 163 TL; 2003'te emekli maaşı 332 TL, asgari ücret 226 TL. Yıllar yılı maaşların arasındaki fark giderek kapandı, 2016 yılında asgari ücret emekli maaşını geçti. Günümüzde ise emekli maaşı asgari ücretin yaklaşık 7 bin TL altındadır. Emeklilerimizin vermiş olduğu her bir oy bizlere vebaldir. İYİ Parti olarak defalarca dile getirdiğimiz gibi ivedilikle en düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyine getirilmelidir.İşsizlik Sigortası Fonu'nun ağırlıklı olarak işverenlere destek için kullanılması kabul edilemez bir durumdur. Bu Fon işsiz kalan vatandaşlarımızın geçimini sağlamak amacıyla kurulmuştur, AK PARTİ iktidarından önce de bu amaçla hizmet vermiştir. Hükûmetin tercihleri bu Fonu işçi lehine kaynak olmaktan çıkarmıştır, âdeta işverene destek mekanizmasına dönüştürmüştür. İşverenlerin desteklenmesi elbette önemlidir ancak bu destek merkezî yönetim bütçesinden yapılmalıdır. İşsizlik Sigortası Fonu'nun işsiz vatandaşlarımız için ayrılmış olması asıl amaçtır. İktidar bu Fonu neden işçi haklarını gözetmek yerine işverenleri desteklemek için kullanmayı tercih etmektedir? Sayın milletvekilleri, 2024 yılı için belirlenen asgari ücretin yüzde 49 oranında arttığı durumda, işverenlere sağlanan asgari ücret desteği sadece yüzde 40 oranında artırılmıştır; bu, işverenler açısından adil olmayan bir durum yaratmaktadır. Hükûmetin bu tutumu özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerimizi nasıl etkileyecektir? Ücretli çalışanlarımızın neredeyse yarısını asgari ücretli vatandaşlarımız oluşturmaktadır. İktidara önerim, 2024 yılının ikinci yarısı için yüksek enflasyon oranları göz önünde bulundurularak asgari ücretin yeniden değerlendirilmesidir. Sonuç olarak, İşsizlik Sigortası Fonu'nun yanlış kullanımı ve asgari ücret politikaları iktidarın ekonomik krizi yönetme becerisinin olmadığının kanıtıdır. Bu konular vatandaşlarımızın refahını doğrudan etkileyen meselelerdir. İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin emeklilerimizi olumsuz etkilediği açıktır. Yapılan düzenleme günümüzün ekonomik koşullarına uygun değildir, emeklilerimizin geçim sıkıntısına çare olamamıştır. İYİ Parti olarak emeklilerimizin açlığa terk edilmesini, giderek yoksullaşan maddi şartlara mahkûm edilmesini kabul etmiyoruz. Bu teklifin yetersiz olduğunu ve dikkatle tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etmek zorundayım. Vatandaşlarımızın haklarını koruyacak, refahını artıracak daha kapsamlı düzenlemelere ihtiyacımız vardır". diye belirtti.
Güdük de sensin, hödük de sensin!
Son olarak, EĞİTİM-BİR-SEN Genel Başkan Yardımcısının kaymakama destek olan herkese hakaret etmesini eleştiren Gürban, "geçen hafta cuma günü ülke gündemini de meşgul eden hadiseye değinmek istiyorum. Diyarbakır Kulp ilçesinde görevli imam tarafından okunmayan cuma hutbesi kısmı oldukça manidardır. Ayrıyeten, MEMUR-SEN Başkanının sosyal medya paylaşımı kirli zihniyetini açıkça ortaya koymuştur. İçişleri Bakanına talimat verebilecek gücü nereden almaktadır? EĞİTİM-BİR-SEN Genel Başkan Yardımcısının kaymakamımıza destek olan herkese "güdükler ve hödükler" demesi, en basit tabiriyle akıl tutulması, güç zehirlenmesidir. Güdük de sensin, hödük de sensin! Sosyal medya hesaplarından kaymakamımızın bıyıklarına laf edenler bilmelidir ki hilal bıyıklılar vatanımızın sigortasıdır"dedi.
"Şehitlerimizi ve gazilerimizi yetiştiren anne ve babalar başımızın tacıdır, onların eş ve çocukları en değerli emanetimizdir."
Kaynak: KentHaber27.com
HABER KAYNAĞI : AIGF